ÇOCUK EĞİTİMİNDE BABANIN YERİ 

Çocuklarla daha yoğun ilişki kuran ,bakımında ve eğitiminde yükün ağırlığını çeken anne üzerinde çok yazılıp çok konuşulmuştur. Bir yandan annenin önemi vurgulanmış, öte yandan da eleştirilerin çoğu onlara yönlendirilmiştir. Eğitimdeki aksamalardan en çok anneler sorumlu tutulmuş, buna karşılık bananın rolü üzerinde gereğinden az durulmuştur.

        Süt çocukluğu döneminde annenin ilk yaşlarda çocuk gelişimine katkısı gerçekten çok büyüktür. ‘ana hakkı ödenme, ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar’ gibi atasözleri bu gerçeği belirtir. Özellikle ilk yaşlarda anne ölümünün baba ölümünden çok daha yıkıcı sonuçlar doğurduğu bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Ancak on yaşından sonra baba ölümü ile anne ölümü denk ölçüde örseleyici olabilmektedir.

            Kuşkusuz bu bulgular, çocuğun yetiştirilmesinde babanın etkisiz olduğunu göstermez. Babanın evden kısa ve uzun süreli ayrılıklarının bile çocukları olumsuz yönde etkilediğini gösteren gözlemler vardır.örneğin baba askerlik yada iş gereği aileden uzun süre ayrı düştüğünde , özellikle erkek çocukların ders başarılarını düştüğü, daha güvensiz ve anneye daha bağılı oldukları, davranışlarının bozulduğu saptanmıştır. Babanın ayrılığı okul öncesi yıllara rastlarsa , çocuk erkek kimliğini kazanmaktan geri kalır. Uzun ayrılıklarda anneye de taşınması güç sorumluluklar bırakmakta, onu güvensiz ve tedirgin kılmaktadır. Evin bütün yükünü taşımak zorunda kalan anne , çocuklarına karşı daha sabırsız ve daha az hoşgörülü davranmaktadır.

            Babalar her şeyden önce eşi ve çocukları için güven kaynağıdır. Çocuklar babayı daha güçlü,daha çok bilen,daha çok saygı uyandıran kişi olarak bilirler. Babaların eskiye göre çok yumuşadığı çağımızda bile , çocukların babayı algılayışları pek değişmemiştir. Ceza vermese de korkutmasa da baba daha çok çekinilen ve korkulan kişi olarak tanınmaktadır.

            Günümüzde baba ailenin başı ve her dediği tartışmasız yapılan kişi olarak niteliklerini yitirmektedir. Babalar artık evin geçimini üstlenen tek kişi durumunda değildirler. Özellikle annenin çalıştığı evlerde karı ile kocanın yetki ve rolleri birbirine yaklaşmaktadır. Rollerin ters yüz olduğu da görünmeye başlandı. Kimi batı ülkelerinde işsiz baba, evde kalıp ev ilerini yapmakta, çocuklara bakmakta,annede dışarıda çalışıp evin geçimini sağlamaktadır.

            Babalar eskiden el sürmedikleri bir çok işi eşleriyle paylaşmak zorunda kalmaktadırlar. Çocuk değil, on-on beş yıl öncesine kadar erkeğin mutfağa girmesi,sofra kurması, ev toplaması yadırganırdı. Bu işlere kalkışan babayı önce anne durdururdu. Şimdi anneler babaların ev illerine yardımcı olmadıklarından yakınır oldular.

            Bu değişime karşın günümüzde babaların çocuk eğitimine daha etkin katıldıklarını söyleyemeyiz. Kentlerin küçük olduğu çağlarda yada tarımla geçinen ailelerin yaşadığı kırsal bölgelerde , babalarla oğulların yakınlaşması daha kolaydı. Babanın uğraşına herkes katıldığı için baba oğluyla daha olumlu ilişki kurabilirdi. Oğul her an babayı yanı başında bulur, erkek gibi davranmayı, becerileri ondan öğrenebilirdi. Oysa kentlerde, babalar ve çocuklar, ancak yorucu ve uzun bir günün sonunda , dinlenme saatlerinde ya da tatil günlerinde bir araya gelebiliyorlar.

            Günümüzde anneler çocuklarıyla gereğinde çok babalarda gereğinden az ilgileniyorlar. Oysa, çocuklarına verecek zamanı olmayan baba pek azdır. Çocuklarına ayıracağı bir yarım saat, kısa bir gezinti, yemekte söyleşmek,çocuklar için önem taşır. Ayrıca, babalar dinlenmeyi çocuklarıyla birliktede yapabilirler. Okunmamışı bir gazete çocukların yatışından sonraya da bırakılabilir. Hafta sonu birlikte bir gezinti, evde onarım ilerini birlikte yapılaması,çocuklara susadıkları baba yakınlığını sağlayabilir. Birlikte geçirilen bu saatler , gün boyu çocuklarla iç içe yaşayan ve bunayan anneye de soluk aldırır.

            Oysa, öyle baba vardır ki ,çocukları yalnız sevmek için yanına yaklaşır. Olumsuz davranışları görünce anneyi suçlar kolayca, çocuklar sorunların çözümü için sokuldukça ‘Gidin annenize sorun’ diye geri çeviri. İstek anneden gelince ,baba ’Bildiğin gibi yap’ diyerek sorumluluktan kurtulur. Yaz tatillerini bile çocuklarından ayrı geçiren babalar yok değildir. İşinden başını kaldıramayan, eve yorgun ve gergin dönem baba, sorumluluktan kaçışı haklı göstermeye çalışır. ‘ Sizler için çalışıp didiniyorum. Hele bira bekleyin iler yoluna girsin!’ böylece çocuklarıyla ilgilenmeyi ertele erteleye bir de bakmış ki yıllar geçmiş. Kimi varlıklı baba da aldığı hediyelerle yokluğunu bağışlatmaya çalışır. Bu çeşit babalar çocuklarını gerçekten tanıyamazlar. Dolayısıyla sorun çıkıp da, ilgilenme kaçınılmaz olduğunda , takınacakları tutumda yanlışlık yapmaları doğaldır.

            Çocuğun, babanın toplumsal konularda , politikada, dünyada olup bitenler konusunda ne düşündüğünü bilmek hakkıdır. Bunlar ise rahat bir söyleşi ortamında sağlanır. Bu fırsatlar, çocukların çevreden edindikleri yanlış izlenimleri düzeltmeye yarar. Çocuğu daha kapsamlı düşünmeye, kendi kanılarını oluşturmaya götürür. Çocuk, kitapların yazmadığı, öğretmenlerin öğretmediği pek çok yaşam bilgisini babadan öğrenir. Ergenlik çağına gelmiş genç ise, baba istese de, vakti olsa da, yaşam bilgisini dışarıdan aramaya yönelir. O zamanda baba çok geç kalmış olur.

Yararlanılan Kaynaklar: Çocuk Ruh Sağlığı-Prof. Dr Atalay YÖRÜKOĞLU –Çocuk Ruh Sağlığı


Kurumumuzda  Verilen Hizmetler: Psikolog, Aile Danışmanı, Evlilik Terapisi, Ergen Terapisi, Çocuk Psikologu, Pedagog, Bireysel Terapi, Psikolojik Kökenli Bozukluklar için Cinsel Terapi, Online Terapi Hizmetleri, Psikolojik Gelişimsel testler, Öğrenci koçluğu ve Eğitim danışmanlığı

Detaylı Bilgi İçin: 0505 388 0710