Eski toplumlarda evlilikler aynı köyden, akrabalardan, komşulardan yapılırken sanayileşmenin artıp insanların yaptıkları işlerinden dolayı yer değiştirmeye başlamasıyla birlikte farkı kültürden yapılan evlilikler gerçekleşmeye başladı. Gerçekleşen böylesi bir oluşumun dışarıdan değerlendirmesi bazı güzellikleri, farklılıkları getiriyor gibi görünse de aile içinde fark edilip gerekli hazırlıklar yapılmadığı zaman oluşacak bazı çatışmaların habercisi olabiliyor. Aynı kültüre sahip bireylerin nişan, düğün ve diğer geleneksel beklentileri aynı olacağından pek çatışma yaşanmazken, farklı kültüre sahip insanların içinde büyüdükleri toplumun gereği olarak farkı beklentiye sahip olmaları bazı anlaşmazlıkların oluşumunu hızlandırabiliyor.

İnsanları birbirine yakınlaştırarak, aradaki mesafelerin aşılmasını sağlayan yaşanılan birlikteliklerdeki ortak özelliklerin ne kadar olduğunda saklıdır. İki insan arasında ortak nokta ne kadar fazlaysa anlaşmaları ve biz olmaları da o kadar hızlanır. Ortak noktaların azlığı bir önlem alınmazsa yaşanılacak çatışmalarında habercisidir. Birbirinden farklı kültürden gelen insanların yaşantılarındaki örf ve adetleri farklı olacağından doğal olarak kültürel açıdan ortak noktalardan bahsetmek neredeyse imkânsızdır. Nişanlılık adaletlerinden tutunda bayram
adetlerine kadar yaşamın birçok alanında birbirine uymayan farklılıklar mevcuttur. İnsan yetişmiş olduğu kültürden ayrı düşünülemeyeceğinden yeri ve zamanı geldiğinde kültürüne uygun davranışlar sergilemesi beklenir. Evlenip yuva kurmuş iki farkı kültürden gelen bireylerin sergileyeceği iki farklı davranış türü, bir ortak yol bulunmazsa ilişkilerde gerilmelere yol açar. Her insan yaşantısında doğal olarak kendi kültürünü yaşamak isteyeceğinden bir çatışmanın ortaya çıkma ihtimali oluşmaya başlar.
Eşler arası yaşanılan kültürel çatışmalar ailenin kendi içerisinde oluşturmaya çalıştığı aile kültüründen de kaynaklanabilir. Hangi tarafın kültüründen neler alınacak? Çocuklar hangi kültüre göre yetiştirilecek? Soruları önlem alınmazsa ailesel çatışmaları başlatabilir. Ülkenin
iki farklı noktasından, iki farklı kültürün bir araya gelmesiyle yuva kuran insanların karşılıklı birbirlerinin kültürlerini tanıyıp kabullenememeleri yaşanılan çatışmaların daha da şiddetlenmesine yol açar. İki insanın birbirini görünüş açısından tanımaları, günümüz tabiriyle elektrik almaları önemliyse ileriki hayatlarında sorunlar yaşamamak için birbirlerinin kültürlerini de tanımaları önemlidir. Eşinin yetişmiş olduğu kültürel öğeleri tanıyan ve orta yolu bulmaya çalışan biri yaşanılacak çatışmaları oluşmadan önlemiş olur. Yaşamını ve aynı evi paylaştığı insanın sahip olduğu değerleri ve ailesel yaşantıları yok sayıp kendi aile yaşantısının peşinden sürüklemeye çalışmak, üzülerek söylemek isterim ki günümüzdeki yaşanan boşanma nedenlerinden birini oluşturmaktadır.

Kültürel Çatışmalar Nasıl Gerçekleşir?

Eşler arasında gerçekleşebilen kültürel çatışmalar bir uyum çerçevesinde giderilmeye çalışılmazsa giderek yaşamın diğer alanlarını da etkisi altına alabilir. Yenilecek yemekten, sofra adabından, çocuğa konulacak ismimden tutunda yatak odasındaki özel anlara kadar sıçrayabilir. Toplumumuzda genel olarak gözlemlediğimiz ise, iki farklı kültürden gelen insanların bunun farkına varamayarak çatışma içerisine girip biz olma yolundan farkına varmadan uzaklaştıkları gerçeğidir. Konumuzun daha iyi anlaşılabilmesi için bir örnek verecek olursak; Diyelim ki şehir yaşantısı içerisinde büyümüş bir erkek ya da kadın üniversiteye gittiğinde köy yaşantısı içinde yetişmiş bir erkek ya da kadınla tanışıyor. Zaman içerinde aralarında gizli bir duygu alış verişi oluştuğunu fark ediyorlar. Birbirlerini tanıdıktan sonra ‘Ben bununla yapabilirim’ düşüncesi oluşmaya başlıyor. Ve beklenen sonuç bir müddet sonra evlenme kararı alıyorlar. Aslında başlarda her şey güllük gülistanlık olarak yaşanırken sorunlar sonradan ortaya çıkmaya başlıyor. Ne köy yaşantısında büyüyen biri, nede şehir yaşantısında büyüyen biri yıllarca yaşamış olduğu ortamdan soyutlanabilir. Zihnin, kabin bir yerlerinde o yerlere dair geniş anlamlar yüklüdür. Ne zaman geçmişini yaşamak istese bu alanlarda huzur ve güven veren yaşantılar saklı olduğundan bu yerlere giderler. İnsanlar evlendikten sonra doğal olarak birbirlerinin yaşantılarının içerisine gireceklerinden iki tarafında gerçekleştireceği anne baba ziyaretleri olacaktır. Evlenilen eşin kültürünü
kabullenme ve uyum oluşturma gibi bir durum söz konusu değilse iki tarafında gittikleri yerde anlam bulmaları beklenemez. Şehirde yaşamış olana köy hayatı cazip gelmediğinden gitmek istemez, köyde yaşayanda aynı sebeplerden dolayı şehre gitmek istemeyebilir.
Dönem dönem yaşanılan bu tür çatışmalar aradaki ilişkinin gerilmesine neden olarak iletişimde kopmaların sonuçta da gemilerin yakılmasının gerçekleşme ihtimali ortaya çıkar. Bazen ise yaşananlar bu aşamaya gelmeden çok önce çatışmaya dair sinyaller
oluşmaya başlar. Farklı kültürlerden evlenen insanlar nişanlılık dönemlerinde birbirlerinin kültürlerini tam olarak öğrenmezlerse, karşı tarafın kendisinden ne beklediğini fark edemezler. Dolayısıyla beklenilen davranış gerçekleşmediği zaman da çatışmalar yaşanmaya
başlar. İç dünyada fark edilmeyen yaralar oluşmaya başlar. Bu yaranın varlığı bir ömür boyu süreceğinden her gerginleşmede ilişkinin acısı hissedilmeye başlar. Ne zaman üzerine dokunulup acıtmaya başlansa ‘Sen nişanlılıkta bunu yapmadın, senin annen baban şunları
yapmadı…’ sözleri ağızdan dökülmeye başlar. Önlem alınamazsa sürekli ısıtılan çorba misali önünüze bir ömür boyu servis edilmeye devam eder.

İnanç ve Mezhep Farklılığı Yaşanan Sorunları Etkiler mi?

Bu tür farklılıklarda yapılan evliliklerde dıştan herhangi bir engel yok gibi görünse de kabullenip uyum oluşturulmadığı müddetçe zaman içinde birçok engellerde kendiliğinden oluşmaya başlar. Farklı mezhep ve inançtan biriyle evlenmek kişinin evlenme amacına bağlı
olarak değişmeler gösterir. ’Evlenince ben onu değiştiririm, Şu inanca dahil ederim, Şu mezhebe geçiririm…’ Sözlerinin aynı yastığa baş koymaya başlayınca etkisiz olduğunu anlaşılıyor. Birinin yaşantısına yerleşmiş bazı inançları ve değerleri değiştirmeye çalışmak onun hayatındaki en büyük direnci göstermesi anlamına gelir. İnsandaki oluşacak değişimin anlamlı olabilmesi için iç dünyada değişime karşı bir isteğin beslenip büyütülmesi gerekir. Bu istek iç dünyada oluştuğu zaman davranışa dönüşmeye başlar. Dışarıdan zorlama ile
değiştirmeye çalışmanın başarılı olma ihtimali neredeyse yok gibidir. Zorlayarak oluşturulacak bir değişimin senaryosu oluşturulduğunda iki tarafın zarar görmesi dışında aile içinde zarar görecek biri daha varsa oda çocuklardır. Çocukların doğduktan sonra hangi inanca göre büyütülecekleri, hangi isimleri alacakları gibi benzer sorulara bir türlü cevaplar bulunamaz. Doğal olarak her birey çocukların kendi kültürüne, inancına ait özelliklere sahip olmasını isteyeceğinden zamanla aileler alınan kararlara karışmaya başlar. Böylece ailelerin işe karışması sonucu çatışmalarda gözle görünür bir artışın kapıları da aralanmış olur.
Farklı Kültür, İnanç ve Mezhepten Olanlar Evlenince Anlaşamazlar mı?
Evlilik çok yönlü paylaşımların olduğu, çok yönlü anlayışların geliştirildiği bir sistemdir.
İki farklı kültürden gelmiş farklı değerlere sahip insanlar oluşan farklılıkları sorun yapmıyorsa birbirlerini değişime zorlamıyorlarsa anlaşmaları muhtemeldir. Evliliklerde yaşanılan güzellikleri büyüten, birlikteliğe yeni yeni anlamlar yüklenmesine yol açan eşlerin farklılıklara saygı göstermeleri ve bu doğrultuda yaşantı içerisine girmeleridir. Beklentiler ne oranda sağlıklı olarak gerçekleştirilirse karşılıklı memnuniyetlerde artmalar gösterir. Birlikte olmaktan zaman içerisinde büyük hoşnutluk duymaya başlarlar. Beklentilerin gerçekleşmemesi durumunda ise bir taraf boşta kalacağından çatışmaların oluşması için nedenler kendiliğinden ortaya çıkar. Beklentiler kültürel öğelerin dışındaysa, yaşanan
farklılıklar bir bereket olarak algılanıyorsa iki farklı kültür birleşerek kurulan aileye özgü bir biz kültürü oluşmaya başlar.


Verdiğimiz Hizmetler: Adana da Psikolog, Adana da Aile Danışmanı, Adana da Evlilik Terapisi, Adana da Ergen Terapisi, Adana da Çocuk Psikologu, Adana da Pedagog Hizmeti, Bireysel Terapi, Psikolojik Kökenli Bozukluklar için Cinsel Terapi, Tüm Dünyaya Yönelik Online Terapi Hizmetleri, Psikolojik Gelişimsel Testler, Öğrenci koçluğu ve Eğitim Danışmanlığı, Belediye ve Sivil Toplum Kuruluşları İçin  Seminer ve Konferans Çalışmalar